Muris Muvazaası Davalarında Dava Değeri
- Hasan Can Uca
- 23 Eki 2024
- 7 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 7 Şub
Muris Muvazaası Nedir?
Muris muvazaası, miras hukuku alanında sıkça karşılaşılan ancak mevzuatımızda açıkça tanımlanmamış bir kavramdır. Hukuk literatürüne Yargıtay kararlarıyla giren bu terim, mirasbırakanın (muris) malvarlığını mirasçılarından kaçırmak amacıyla bir başka kişiye devretmesi ve bu devir işleminin mirasçılarının miras hakkını kısmen veya tamamen zarara uğratması durumunu ifade eder.
Muris muvazaası, görünüşte hukuka uygun bir işlem gibi görünse de gerçekte mirasçıların haklarını ihlal etmeyi amaçlayan bir muvazaalı işlemdir.
Muris muvazaası genellikle bağışlamaların satış gibi gösterilmesi şeklinde gerçekleştirilir. Bu nedenle muris muvazaası davası, hem mirasçıların korunması hem de miras düzeninin sağlanması açısından hukuk sistemimizde önemli bir yer tutar.
Muris Muvazaası Davalarında Dava Değeri Nedir?
Muris muvazaasına dayalı davalarda dava değeri, dava konusu taşınmazın dava tarihindeki değeri üzerinden hesaplanır. Bu değer, davayı açan mirasçı veya mirasçıların miras payına isabet eden kısmı ifade eder. Davanın kabul edilmesi halinde, mahkeme bu değer üzerinden nispi karar ve ilam harcına hükmeder.
Örneğin, mirasbırakanın muvazaa ile devrettiği bir taşınmaz, dava tarihinde 1.000.000 TL değerindeyse ve davacı mirasçının bu taşınmaz üzerindeki miras payı 1/4 ise, dava değeri 250.000 TL olacaktır. Bu değer üzerinden harçlar hesaplanır ve karar verilir.
Bu kapsamda Murisin kendisine bakan çocuğuna taşınmaz devretmesi halinde mirastan mal kaçırma iradesi var mıdır?, Mirasbırakanın şirket hisselerinin tamamını tek mirasçısına devretmesi halinde devrin iptali mümkün müdür?, Murisin hastalığında kendisine bakan kişiye taşınmaz devretmesi halinde açılan muris muvazaası sebebiyle tapu iptal ve tescil davası kabul edilir mi?, Muris muvazaası nedeniyle tapu iptal ve tescil davalarında bedeller arasındaki oransızlık muvazaayı kanıtlar mı? Muris sağlığında paylaştırma yapmışsa mirastan mal kaçırma sebebiyle muris muvazaası davası açılabilir mi? yazılarımızı da okuyabilirsiniz.
Muris muvazaası hukuksal sebebine dayalı davalarda dava değeri hakkında Yargıtay Kararı:

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2022/8086 E., 2023/1327 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
KARAR : Esastan Ret vekili
İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul 12. Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl ve birleştirilen 2016/49 Esas sayılı davanın kabulüne, birleştirilen 2021/224 Esas sayılı dava yönünden pasif husumet yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmiştir.
Kararın asıl ve birleştirilen 2016/49 Esas sayılı davada davalı ... vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı asıl ve birleştirilen 2016/49 Esas sayılı davada davalı ... vekili tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, duruşma günü olarak saptanan 07/03/2023 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalı ... vekili Avukat ... ile temyiz edilen asıl davada davacı ... vekili Avukat ..., temyiz edilen birleştirilen davada davacı ... vekilleri Avukat ... ve Avukat ..., feri müdahil ... geldiler. Davetiye tebliğine rağmen birleştirilen 2021/224 Esas sayılı davada davalı ... vekili gelmedi. Yokluğunda duruşmaya başlandı, gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1. Asıl davada davacı ... ve birleştirilen 2016/49 E. sayılı davada davacı ..., mirasbırakan babaları ...'nun dava konusu 1497 ada 6 parsel sayılı taşınmazını 14.08.2003 tarihinde dava dışı ... ...'ya, ...'un ise 06.05.2005 tarihinde davalı ...'ye satış suretiyle devrettiğini, temliklerin gerçek satışlar olmayıp muvazaalı olduğunu, kendilerini miras haklarından mahrum bırakmak ve taşınmazı gerçekte mirasbırakanın oğlu olan dava dışı ... ...'a bağışlamak amacıyla yapıldığını, ... ve davalı ...'ın kötüniyetli olduklarını, taşınmazı satın alma iradesiyle hareket etmediklerini, taşınmazı ... ...'ın kullandığını, taşınmaz üzerinde dava dışı ... Ambalaj San. ve Tic. A.Ş.nin kullandığı banka kredisi nedeniyle ipotek tesis edildiğini, şirketin ... ...'ın aile şirketi olduğunu, davalı ... ile dava dışı ... ...'ın arkadaş olduklarını, mirasbırakanın taşınmazını satma ihtiyacı bulunmadığını ileri sürerek, tapu kaydının miras payları oranında iptali ile adlarına tesciline karar verilmesini istemişlerdir.
2. Birleştirilen 2021/224 E. sayılı davada davacı ..., asıl davadaki aynı iddialarla davalı ...'a karşı açtığı davada miras payı oranında tapu iptal-tescile karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
1. Asıl ve birleştirilen 2016/49 E. sayılı davada davalı, iddiaların gerçeği yansıtmadığını, taşınmazı ...'tan satın aldığını, iyiniyetli üçüncü kişi olduğunu, dava dışı ... ... ile arkadaş olmasının satışı muvazaalı hale getirmeyeceğini, mirasbırakanın malvarlığını mirasçılarına paylaştırdığını, ... ile yakın arkadaş olduklarını, birbirlerine kefil olmaları, borç alıp vermeleri ve ipotek tesisinin rastlanan bir durum olduğunu, kaldı ki ... ... ile ortak işler ve ticaret yaptıklarını, taşınmazın fiili olarak 19/A ve 19/B olmak üzere ikiye ayrıldığını, 19/A kısmını kendisinin kullandığını, 19/B kısmında dava dışı ...'ın kiracı olduğunu, 01/02/2013 tarihinde taşınmazın tümünün ... Turizm Kongre ve Aracılık Hizmetleri Ltd. Şti.ye kiralaya verildiğini belirterek, davanın reddini savunmuştur.
2. Birleştirilen 2021/224 E. sayılı davada davalı, taşınmazı bedeli karşılığında satın aldığını, iddiaların doğru olmadığını belirterek, birleştirilen davanın reddini savunmuştur.
3. Feri müdahil ... ..., iddiaların doğru olmadığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile mirasbırakanın mirasçılarından olan ... ile davalılar arasında eylem ve fikir birliği içerisinde dava konusu taşınmazın muvazaalı olarak davalıya geçirildiği, devir işleminin gerçekte satış değil bağış olduğu, birleştirilen 2021/224 Esas sayılı davada davalı ...'un tapu kayıt maliki olmadığı gerekçesiyle, asıl ve birleştirilen 2016/49 Esas sayılı davanın kabulüne, birleştirilen 2021/224 Esas sayılı dava yönünden pasif husumet yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde asıl ve birleştirilen 2016/49 Esas sayılı davada davalı ... vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı ... vekili istinaf dilekçesinde özetle; kararın hukuka aykırı, gerekçedeki hukuki değerlendirmenin hatalı olduğunu, davalı lehine bilgi ve belgelerin, davacının iddialarının tam tersini gösteren delillerin kararda dikkate alınmadığını, davanın hak düşürücü süre geçtikten sonra açıldığını, mirasbırakanın maddi zorluklarını aşmak için dava konusu taşınmazını sattığını, satıştan gelen para ile eşiyle vefatlarına kadar maddi sıkıntı çekmeden yaşadıklarını, davalılar ile mirasbırakan ve oğlu ... ...'ın dava konusu taşınmazın devrinden önce tanışmadıklarını, davacı ...'ın davalının taşınmazında 9 yıllık kiracı olduğunu, davalının kira borcunun ödenmemesi nedeniyle davacıya takip başlattığını, davacının kötü niyetli olarak bu davayı açtığını davalı ...'a yapılan temlikin muvazaalı olduğunun kabul edilebilmesi için öncelikle mirasbırakan ile ilk alıcı ... arasındaki satış sözleşmesinin de muvazaalı olduğunu kabul etmek gerekeceğini, buna rağmen ilk malik ...'a karşı açılan davanın reddedildiğini, ...'un delillerinin değerlendirilmediğini, davacıların menfaat elde etmeye çalıştıklarını bildirerek ve önceki beyanlarını tekrarla İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davalı ... ve ...'ın emanetçi konumunda bulundukları, mirasbırakanın dava dışı oğlu ... ...'a üstünlük tanıdığı, yapılan devrin muvazaalı, gizli bağış niteliğinde olduğu ve 1-4-1974 tarihli ve 1/2 sayılı İBK kapsamında kaldığı, İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi uyarınca, davalının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde asıl ve birleştirilen 2016/49 Esas sayılı davada davalı ... vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı ... vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesindeki itiraz nedenlerini yineleyip, davalının iyiniyetli malik olduğunu, yeterli araştırma yapılmadan karar verildiğini, temyize konu kararın gerekçesinin, eksik, hatalı, maddi delillere ters, mevcut olmayan veya güvenilmez delillere dayandırıldığını, bazısı resmi nitelikte açık delillerin gözardı edildiğini bildirerek ve önceki beyanlarını tekrarla kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, muris muvazaası hukuki nedenine dayalı miras payı oranında tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. Yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 01.04.1974 tarihli, 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 706., Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) 237. (Borçlar Kanunu'nun (BK) 213.) ve Tapu Kanunu'nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras ... çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
2. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun;
"Taleple bağlılık ilkesi" başlıklı 26. maddesi şöyledir:
"(1) Hâkim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Duruma göre, talep sonucundan daha azına karar verebilir.
(2) Hâkimin, tarafların talebiyle bağlı olmadığına ilişkin kanun hükümleri saklıdır."
3. Hemen belirtilmelidir ki; muris muvazaası hukuksal sebebine dayalı davalarda dava değeri, dava konusu taşınmazın dava tarihindeki değeri üzerinden davayı açan mirasçı ya da mirasçıların miras payına isabet eden kısım olup, davanın kabulü halinde bu değer üzerinden nispi karar ve ilam harcına hükmedilmesi gerekmektedir.
Öte yandan, harç kamu düzeni ile ilgili olup temyiz edenin sıfatına bakılmaksızın re’sen gözetilmesi gereken hususlardandır.
3. Değerlendirme
1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı vekilinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. Somut olayda, mirasbırakan ...'nun 29.01.2006 tarihinde öldüğü, geride mirasçıları olarak eşi ... (4/16), davacı çocukları ... (3/16) ve ... (3/16) ile dava dışı çocukları ... (3/16) ve ... ...'ın (3/16) kaldıkları, tarafların annesi olan mirasçılardan ...'in de 30.12.2016 tarihinde yargılama sırasında öldüğü anlaşılmaktadır. Davacıların miras payları oranında talepte bulundukları ve anneleri ...'in payının dava konusu yapılmadığı gözetilmek suretiyle asıl ve birleştirilen 2016/49 Esas sayılı davanın açıldığı tarihteki miras payları esas alınarak hüküm kurulması gerekirken, talepten fazlasına hükmedilerek ...'in payının da tapu iptal-tescile konu edilmesi doğru değildir.
3. Diğer yandan, dava konusu taşınmazın; asıl dava tarihi itibarıyla keşfen saptanan değeri 3.200.000,00 TL üzerinden asıl davada davacının 3/16 olan miras payına göre asıl dava değeri 600.000,00 TL olup, birleştirilen dava tarihi itibarıyla keşfen saptanan değeri 4.200.000,00 TL üzerinden birleştirilen davada davacının 3/16 olan miras payına göre birleştirilen dava değeri 787.500,00 TL olmakla, asıl ve birleştirilen dava yönünden alınması gereken nispi karar ve ilam harçlarının bu değerler üzerinden hesaplanması gerekirken, talepten fazlasına karar verilmesi ve buradan hareketle fazla harca hükmedilmesi, ayrıca birleştirilen dava yönünden de dava konusu taşınmazın asıl dava tarihindeki değerinin esas alınması da isabetsizdir.
Ne var ki bu hataların giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 370 inci maddesinin ikinci fıkrası hükmü uyarınca kararın düzeltilerek onanması gerekir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Davalı tarafın diğer temyiz itirazlarının reddine,
2. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA, davalı tarafın temyiz itirazının değinilen yönden kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının hüküm fıkrasının (A-1-) numaralı ve (B-1-) bendinde yer alan "1/4" ibarelerinin çıkartılarak yerlerine "3/16" ibarelerinin yazılması, (A-4-) bendinin çıkartılarak yerine "Alınması gereken 40.986,00 TL harçtan, peşin ve tamamlama harcı olarak alınan 13.662,05 TL harcın mahsubu ile bakiye 27.323,95 TL ilam harcının davalıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydedilmesine," cümlesinin yazılması, (B-4-) bendinin çıkartılarak yerine "Alınması gereken 53.794,12 TL harçtan, peşin ve tamamlama harcı olarak alınan 13.448,54 TL harcın mahsubu ile bakiye 40.345,58 TL ilam harcının davalıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydedilmesine," cümlesinin yazılması suretiyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
03/09/2022 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz eden davalı vekili için 8.400,00 TL duruşma vekâlet ücretinin temyiz edilen asıl ve birleştirilen 2016/49 Esas sayılı davada davacılardan alınmasına,
İstek hâlinde peşin alınan temyiz harcının ilgiliye iadesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
07.03.2023 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.
Comments