top of page

Malpraktis (Doktor Hatası) Sebebiyle Ceza Davası 2024

  • Yazarın fotoğrafı: Hasan Can Uca
    Hasan Can Uca
  • 26 Oca 2024
  • 9 dakikada okunur

Güncelleme tarihi: 21 Oca

Günümüzde sağlık hizmetleri, bireylerin hayat kalitesini doğrudan etkileyen kritik bir alan olarak karşımıza çıkmaktadır. Ancak, tıbbi müdahalelerde yaşanan hatalar, hem hasta hem de doktor açısından ciddi hukuki ve cezai sonuçlar doğurabilmektedir.


Malpraktis davaları, bu bağlamda en çok karşılaşılan konulardan biridir. Bu yazıda, malpraktis kavramını, doktorların hangi durumlarda cezai sorumluluk altına girdiğini ve bu süreçte dikkat edilmesi gereken hususları ele alıyoruz.


Malpraktis (Doktor Hatası) Nedir?


Malpraktis, doktorun tıbbi standartlara uygun davranmaması, gerekli özen ve dikkati göstermemesi sonucu hastaya zarar veren tıbbi hata olarak tanımlanır.


Tıbbi standartlara uygun bir müdahale sonucunda ortaya çıkan ve kaçınılmaz olarak kabul edilen olumsuz durumlar ise "komplikasyon" olarak adlandırılır ve doktorun sorumluluğunda değildir.


Malpraktis ve Komplikasyon Arasındaki Fark Nedir?


Her tıbbi müdahale özü itibariyle farklı oranlarda da olsa hasta için birtakım riskler barındırmaktadır. Bazı durumlarda doktorların tüm dikkat ve özeni gösterdiği halde tedavi sonucu hastada istenmeyen olumsuz durumlar gerçekleşebilir. Doktor hatasından kaynaklanmayan bu kaçınılmaz sonuçlar komplikasyon olarak adlandırılır.


Bir diğer deyişle komplikasyon, doktorun tıbbi standartlara uygun şekilde müdahalede bulunmasına ve gerekli tüm önlemleri alınmasına rağmen meydana gelen zararlı bir durumdur.


Doktor tıbbi standartlara uygun olarak müdahalede bulunmuş, gerekli tüm dikkat ve özeni göstermişse, ayrıca komplikasyonu zamanında tespit etmiş ve komplikasyon yönetimini doğru yapmışsa artık doktor ortaya çıkan bu zararlı sonuçtan sorumlu tutulamaz.


Malpraktis (doktor hatası) ise, doktorun özen ve dikkat yükümlülüğünü ihlal etmesi, tıbbi standartlara aykırı davranması sonucu ortaya çıkan bir tıbbi hata durumudur.


Doktor tıp biliminin verilerine ve tıbbi standartlara uygun müdahale yapmamışsa yahut komplikasyon yönetimini özenli bir şekilde gerçekleştirmemişse doktorun cezai sorumluluğu oluşabilecektir. Doktor hatası nedeniyle kasten öldürme, kasten yaralama, taksirle ölüme sebebiyet verme, taksirle yaralama gibi farklı suç tipleri oluşabilir.


Doktorlar Hangi Durumlarda Cezai Sorumluluk Altına Girer?


Doktorlar, aşağıdaki durumlarda cezai sorumluluk altına girebilir:


  • Tıbbi standartlara uygun müdahale yapmamış olmaları,

  • Gerekli özen ve dikkati göstermemeleri,

  • Komplikasyon yönetimini doğru yapmamaları.


Bu durumlarda, "taksirle ölüme sebebiyet verme" veya "taksirle yaralama" gibi suçlardan sorumlu tutulabilirler.


Malpraktis (Doktor Hatası) Halinde Soruşturma İzni


Malpraktis (doktor hatası) sebebiyle doktorlar hakkında soruşturma ve akabinde ceza davası açılması için yürütülen süreç 7406 sayılı Türk Ceza Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ile değiştirilmiştir.


Bu değişiklik ile getirilen 14. maddeye göre;


“Kamu veya özel sağlık kurum ve kuruluşları ve vakıf üniversitelerinde görev yapan hekim ve diş hekimleri ile diğer sağlık meslek mensuplarının sağlık mesleğinin icrası kapsamında yaptıkları muayene, teşhis ve tedaviye ilişkin tıbbi işlem ve uygulamalar nedeniyle yapılan soruşturmalar hakkında 2/12/1999 tarihli ve 4483 sayılı Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkında Kanun hükümleri uygulanır. Soruşturma izni, Sağlık Bakanlığı bünyesinde kurulan Mesleki Sorumluluk Kurulu tarafından verilir. Mesleki Sorumluluk Kurulu, özel sağlık kurum ve kuruluşları ve vakıf üniversitelerinde görev yapan hekim ve diş hekimleri ile diğer sağlık meslek mensupları bakımından il sağlık müdürlüklerinde görevli başkan veya yardımcılarını da ön inceleme yapmak üzere görevlendirebilir. Soruşturma izni verilmesine ilişkin 4483 sayılı Kanunun 7’nci maddesindeki süreler, iki kat olarak uygulanır. Mesleki Sorumluluk Kurulunun kararlarına karşı Ankara Bölge İdare Mahkemesine itiraz edilebilir”.

Bu kanuni değişiklikle; eskiden sadece kamu hastanelerinde görev yapan doktorlar için geçerli olan soruşturma izni, hem kamu hem de özel hastanelerde çalışan doktorları kapsayacak şekilde genişletilerek doktor hatasından kaynaklanan soruşturmalarda Mesleki Sorumluluk Kurulu’ndan soruşturma izni alınması gerekliliği düzenlenmiştir.


Bu sebeple artık malpraktis (doktor hatası) sebebiyle suç duyurusu sonucu başlatılacak soruşturmalarda öncelikle soruşturma dosyasının Mesleki Sorumluluk Kurulu’na gönderilerek soruşturma izni alınması gerekmektedir.


Mesleki Sorumluluk Kurulu’nun soruşturma izni vermesi halinde soruşturmaya devam edilir ve yürütülen soruşturma sonucunda yeterli şüpheye ulaşılırsa malpraktis (doktor hatası) sebebiyle ceza davası açılır. Soruşturma izni verilmeyen hallerde ise Mesleki Sorumluluk Kurulunun kararına karşı Ankara Bölge İdare Mahkemesine itiraz edilebilir.


Soruşturma izni alınmaksızın yargılama yapılıp hüküm kurulması mümkün değildir.



Malpraktis Hatalı Tedavi Doktor Hatası Sebebiyle Ceza Davası Soruşturma Hatalı Ameliyat


Malpraktis (Doktor Hatası) Sebebiyle Ceza Davası Halinde Uygulamada En Çok Hangi Suçlar Görülmektedir?


Uygulamada malpraktis (doktor hatası) sebebiyle ceza davası açılan hallerde suç tipi genellikle taksirle ölüme sebebiyet verme veya taksirle yaralama suçlarıdır. Bu suçların oluşabilmesi için taksirli bir eylemin varlığı şarttır.


Tıbbi uygulama açısından mesleki taksir türleri tedbirsizlik, dikkatsizlik, nizamat, evamir ve talimatlara riayetsizlik ile meslek ve sanatta acemilik olarak sınıflandırılabilir.


Doktorun hatalı tedavi (malpraktis) nedeniyle taksirle ölüme sebebiyet verme veya taksirle yaralama suçlarının oluşması için doktorun mesleğinin gerektirdiği özen ve dikkat yükümlülüğüne aykırı eyleminin haricinde ortaya çıkan sonuç ile doktor hatası arasında illiyet bağının mevcut olması gerekir.


Yargıtay kararlarına göre, doktorun taksirli hareketi olmasaydı ölüm kesinlikle meydana gelmezdi denilebiliyorsa hekimin taksirle öldürme suçundan sorumlu olması yönünde doktorun cezai sorumluluğu doğar.


Taksirle ölüme sebebiyet verme suçu Türk Ceza Kanunu’nun 85. maddesinde düzenlenmiştir:


(1) Taksirle bir insanın ölümüne neden olan kişi, iki yıldan altı yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. (2) Fiil, birden fazla insanın ölümüne ya da bir veya birden fazla kişinin ölümü ile birlikte bir veya birden fazla kişinin yaralanmasına neden olmuş ise, kişi iki yıldan onbeş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

Taksirle yaralama suçu ise Türk Ceza Kanunu’nun 89. maddesinde düzenlenmiştir:


(1) Taksirle başkasının vücuduna acı veren veya sağlığının ya da algılama yeteneğinin bozulmasına neden olan kişi, üç aydan bir yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır.(2) Taksirle yaralama fiili, mağdurun; a) Duyularından veya organlarından birinin işlevinin sürekli zayıflamasına, b) Vücudunda kemik kırılmasına, c) Konuşmasında sürekli zorluğa, d) Yüzünde sabit ize, e) Yaşamını tehlikeye sokan bir duruma, f) Gebe bir kadının çocuğunun vaktinden önce doğmasına, Neden olmuşsa, birinci fıkraya göre belirlenen ceza, yarısı oranında artırılır.(3) Taksirle yaralama fiili, mağdurun; a) İyileşmesi olanağı bulunmayan bir hastalığa veya bitkisel hayata girmesine, b) Duyularından veya organlarından birinin işlevinin yitirilmesine, c) Konuşma ya da çocuk yapma yeteneklerinin kaybolmasına, d) Yüzünün sürekli değişikliğine, e) Gebe bir kadının çocuğunun düşmesine, Neden olmuşsa, birinci fıkraya göre belirlenen ceza, bir kat artırılır.(4) Fiilin birden fazla kişinin yaralanmasına neden olması halinde, altı aydan üç yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.(5) (Değişik: 6/12/2006 – 5560/5 md.) Taksirle yaralama suçunun soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete bağlıdır. Ancak, birinci fıkra kapsamına giren yaralama hariç, suçun bilinçli taksirle işlenmesi halinde şikâyet aranmaz.

Ayrıca Türk Ceza Kanunu’nun 53/6 maddesi uyarınca doktor hakkında üç aydan az ve üç yıldan fazla olmamak üzere meslekten men cezası verilebilecektir:


Belli bir meslek veya sanatın ya da trafik düzeninin gerektirdiği dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırılık dolayısıyla işlenen taksirli suçtan mahkûmiyet halinde, üç aydan az ve üç yıldan fazla olmamak üzere, bu meslek veya sanatın icrasının yasaklanmasına ya da sürücü belgesinin geri alınmasına karar verilebilir. Yasaklama ve geri alma hükmün kesinleşmesiyle yürürlüğe girer ve süre, cezanın tümüyle infazından itibaren işlemeye başlar.

Malpraktis (Doktor Hatası) Sebebiyle Oluşan Suç Türlerinde Zamanaşımı Kaç Yıldır?


Taksirle ölüme sebebiyet verme suçunda zamanaşımı süresi 15 yıldır. Taksirle yaralama suçunda ise zamanaşımı süresi 8 yıldır. Ancak bu suç şikayete tabi olup suçun işlenmesinden ve failin öğrenilmesinden itibaren 6 aylık şikayet süresi mevcuttur.


Malpraktis (Doktor Hatası) sebebiyle ceza davaları teknik davalar olup sağlık hukuku alanında bilgili ve tecrübeli bir avukatla birlikte çalışmanızı öneririz. Malpraktis (Doktor Hatası) sebebiyle ceza davaları hakkında bilgi almak için her zaman bize danışabilirsiniz.


Doktora ve hastaneye karşı açılacak malpraktis (doktor hatası) sebebiyle tazminat davası hakkındaki genel bilgiler için Malpraktis (Doktor Hatası) Sebebiyle Tazminat Davası 2024 isimli yazımızı okuyabilirsiniz.


Malpraktis (Doktor Hatası) Sebebiyle Ceza Davasına İlişkin Yargıtay Kararları


Yargıtay 12. Ceza Dairesi 2020/4855 E. , 2023/1533 K.


Sanıklar hakkında kurulan hükmün; karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Kanun’un 33 üncü maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8 inci maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun (1412 sayılı Kanun) 305 inci maddesi gereği temyiz edilebilir olduğu, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 1412 sayılı Kanun’un 310 uncu maddesi gereği temyiz isteğinin süresinde olduğu, aynı Kanun’un 317 nci maddesi gereği temyiz isteğinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:


I. HUKUKÎ SÜREÇ


1.... 4. Asliye Ceza Mahkemesinin, 29.12.2015 tarihli ve 2011/1024 Esas, 2015/1243 Karar sayılı kararı ile sanıklar hakkında taksirle öldürme suçundan, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 85 inci maddesinin birinci fıkrası, 62 nci maddesi gereğince neticeten 1 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, hapis cezasının aynı kanunun 50 nci maddesinin dördüncü fıkrası delaleti ile birinci fıkrasının (a) bendi uyarınca adli para cezasına çevrilmesine, 53 üncü maddesinin altıncı fıkrası uyarınca 3 ay süre ile meslek icrasının yasaklanmasına karar verilmiştir.


2.Dava dosyası, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca tanzim olunan 18.09.2020 tarihli ve 2016/84270 sayılı, hükmün onanması görüşünü içerir Tebliğname ile Daireye tevdi edilmiştir.


II. GEREKÇE


Sanık ...'ın ürolog olarak, sanık ..'un anestezi ve reanimasyon uzmanı olarak Özel Halkalı Kent Hastanesinde görev yaptığı, olay günü Rıza Bilgüli'nin sanıkların görev yaptığı hastanede saat 10:30'da ameliyata alındığı, 14:30'da ameliyat bitirildiği, hastanın takip ve tedavi amaçlı yoğun bakım ünitesine alındığı, saat 18:45'te solunum ve kardiak arrest nedeniyle vefat ettiği olayda;


27.05.2022 tarih, 31848 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren, 7406 sayılı Türk Ceza Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 14. maddesi ile 3359 sayılı Kanuna aşağıdaki ek madde eklenmiştir.


''EK MADDE 18- Yükseköğretim Kanunu'nun 53 üncü maddesinde yer alan soruşturma usulüne tabi olanlar hariç olmak üzere, kamu veya özel ... kurum ve kuruluşları ve vakıf üniversitelerinde görev yapan hekim ve diş hekimleri ile diğer ... meslek mensuplarının ... mesleğinin icrası kapsamında yaptıkları muayene, teşhis ve tedaviye ilişkin tıbbi işlem ve uygulamalar nedeniyle yapılan soruşturmalar hakkında 02.12.1999 tarihli ve 4483 sayılı Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkında Kanun hükümleri uygulanır. Soruşturma izni, ... Bakanlığı bünyesinde kurulan Mesleki Sorumluluk Kurulu tarafından verilir. Mesleki Sorumluluk Kurulu, özel ... kurum ve kuruluşları ve vakıf üniversitelerinde görev yapan hekim ve diş hekimleri ile diğer ... meslek mensupları bakımından il ... müdürlüklerinde görevli başkan veya yardımcılarını da ön inceleme yapmak üzere görevlendirebilir. Soruşturma izni verilmesine ilişkin 4483 sayılı Kanun'un 7 nci maddesindeki süreler, iki kat olarak uygulanır. Mesleki Sorumluluk Kurulunun kararlarına karşı ... Bölge İdare Mahkemesine itiraz edilebilir.” amir hükmü gereği,


Özel ... kuruluşunda görev yapan sanıklar hakkında Mesleki Sorumluluk Kurulundan, soruşturma izni istenmesi ve hukuki durumunun buna göre değerlendirilmesi gerektiği gözetilmeden, yargılamaya devamla sanıklar hakkında yazılı şekilde hüküm kurulması hukuka aykırı bulunmuştur.


III. KARAR


Başkaca yönleri incelenmeyen ... 4. Asliye Ceza Mahkemesinin, 29.12.2015 tarihli ve 2011/1024 Esas, 2015/1243 Karar sayılı kararının, gerekçe bölümünde açıklanan nedenle, 1412 sayılı Kanun’un 321 inci maddesi gereği, Tebliğname’ye aykırı olarak, oy birliğiyle BOZULMASINA,


Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,


09.05.2023 tarihinde karar verildi.


Yargıtay 12. Ceza Dairesi 2019/4649 E.,  2019/12106 K.


Taksirle yaralama suçundan sanığın beraatine ilişkin hüküm, katılanlar vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:


Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre;


Katılanların iki yaşından küçük olan oğulları ...'in 26/3/2011 tarihinde Özel Konak Hastanesinde radyoloji uzmanı tarafından yapılan radyolojik incelemesinde; mağdur ...'in sol testisinin normal durumda olduğu, sağ testisinin ise skrotumda bulunmadığının tespit edildiği, uzman doktor tarafından yapılan muayenede ise mağdurun sağ testisinin inmemiş olduğunun tespit edildiği, bunun üzerine Kocaeli Acıbadem Hastanesinde Profesör ünvanıyla çocuk cerrahisi Uzmanı olarak görev yapan sanık ...'a inmemiş sağ testis şikayetiyle gittikleri, sanığın yapmış olduğu fiziki muayene neticesinde, 21.05.2011 tarihinde sol inmemiş testis ve inguinal herni tanısı ile çocuk cerrahisi tarafından yatırıldığı, aynı gün ameliyata alındığı ve orkidopeksi + inguinal fıtık onarımı ve sünnet işleminin yapıldığı, ameliyat notunda; “GAA sol inguinal keşiyle girildi, eksternal oblik fasia açıldı, sol testis süperfisyel inguinal poşda bulundu serbestleştirildi, herni kesesi bulundu diseke edildi. Yüksek ligasyon yapıldı, testis skrotuma tespit edildi, katlar uygun kapatıldı, sünnet yapıldı.” kayıtlı olduğu, anestezi izlem formunda “inmemiş testis + sağ inguinal herni” tanı olarak yazıldığı, ameliyat sonrası bilgi ve değerlendirme formunda “inmemiş testis + sağ inguinal herni” tanı olarak yazıldığı, ameliyathane hasta güvenliği kontrol formunda “inmemiş testis + sünnet” tanılarının yazıldığı, küçüğün babasından alınan onam formunda sol orşiopeksi + yüksek ligasyon + sünnet” tanılarının yazılı olduğu, ameliyat sonrası takipleri yapılan hasta aynı gün taburcu edildiği, ameliyattan sonra 18.06.2011 tarihinde mağduru kontrol için götürdüklerinde sanıığın sağ inguinal herni tanısını koyması üzerine, mağdurun ailesinin sanıktan şüphelenerek mağduru ... Anadolu Sağlık Merkezine götürdükleri, burada 22.06.2011 tarihinde sağ inmemiş testis tanısı ile yatırıldığı, aynı gün ameliyata alındığı ve sağ yüksek ligasyon + orşidopeksi yapıldığı, katılanların, Özel Konak Hastanesi Radyoloji Uzmanı tarafından yapılan radyolojik incelemede; mağdur ...'in sol testisinin normal durumda olduğu, sağ testisinin ise skrotumda bulunmadığının tespit edilmiş olması, sanık tarafından ameliyat öncesi tanzim edilen 05.05.2011 tarihli özel sağlık sigortası hasta bilgi formunda da planlanan tedavinin "sağ inguinal herni ve inmemiş testis fimozis, sol testis yerinde" olarak tespit edilmesine rağmen sanık tarafından gerçekleştirilen ameliyatta mağdurun normal olan sol testisini ve olmayan sol kasık fıtığının ameliyat edilmesi nedeniyle şikayetçi oldukları, sanığın savunmasında, mağdur küçüğün inmemiş sağ testis teşhisiyle tarafına yönlendirildiğini ancak yaptığı fiziki muayenede çocuğun sol testisinin inmediğini ve bu tarafında fıtık bulunduğunu tespit ettiğini ancak formları doldururken sehven teşhisin sağ testiste yapıldığını yazdığını belirttiği, 3. Adli Tıp İhtisas Kurulu tarafından tanzim edilen 09.07.2012 tarihli raporda; "ultrasonografi raporlarında sağ inmemiş testis rapor edilmekle birlikte kesin tanı fiziki muayeneyle konulabileceği onama formunda sol inmemiş testis yazılı olduğu ve ailenin bu ameliyata onay verdiğinin anlaşıldığı, ameliyat edildikten sonra geriye dönük tanının konulamayacağı ve yorum yapılamayacağı, yapılan işlemin tıp kurallarına uygun olduğunun kabulü gerektiği ancak usg rapor ve diğer ameliyat bulguları sağ tarafta inmemiş testis tanısını desteklemekte olduğu, bu konu ailenin bilgilendirilip tedavinin planlanmış olması gerektiği, bu yapılmadan tek taraflı (sol) ameliyatın yapılması tıp kurallarına uygun olmadığı" şeklinde belirtildiği, Adli Tıp Genel Kurulundan oyçokluğu ile alınan 14.08.2014 tarihli raporda ise "Küçüğe yapılan ilk scrotal ultrasonografide elde edilen bulgular ameliyat olduğu özel Hastanede düzenlenen tıbbi belgeler ve ilk ameliyatından yaklaşık 1 ay sonra gerçekleştirilen diğer tetkikleri ve ameliyat notu dikkate alındığında küçükte sol testisin normal scrotal konumunda bulunduğu, sağ inmemiş testis mevcut olup, "küçüğe" Prof. Dr. ... tarafından sağ inmemiş testis yönünden operasyon gerçekleştirilmesi gerekirken yanlış taraf cerrahisi olarak nitelendirilen sol testise yönelik ameliyat yapıldığının anlaşıldığı, bu hususun özen eksikliği olduğu, çocuk cerrahisi uzmanı Prof. Dr. ...’ın bu yönden kusurlu bulunduğu oy çokluğu ile mütalaa olunur." şeklinde belirtilmesi karşısında, sanığın kusurlu kabul edilerek atılı suçtan mahkumiyetine karar verilmesi gerekirken, doktorun uzmanlığına ve hasta yakınlarının ameliyattan bir süre sonra müracaata bulunmalarına atfen sanığın sorumluluğunun bulunmadığına yönelik 02.07.2015 tarihli hatalı bilirkişi heyet raporu hükme esas alınarak, sanığın beraatine karar verilmesi,


Kanuna aykırı olup, katılanlar vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi gereğince isteme aykırı olarak BOZULMASINA; 23.12.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.





Comments


bottom of page